Bil. Uzm. Remzi Burçin ÇETİN
Eğitim, özellikle modern söylemde küresel bir önem kazanmış durumda. Bu sebeple OECD gibi ekonomik işbirliği stratejisi üzerine kurulmuş bir örgüt bile bugünün modern söyleminde eğitimde kendisini söz sahibi kılabilmekte. Bu gibi kurum ve oluşumlara çok sayıda örnek verilebilir, öyle ki eğitim yalnızca eğitimcilerin uzmanlık sahası olmaktan çıkmış ve farklı disiplinlerin ilgisini çekmeye devam etmektedir. PISA, TIMMS, PIRLS, TALIS gibi farklı isimlerle adlandırılan çeşitli raporlar periyodik olarak küresel bağlamda farklı ülkelerin eğitim sistemlerini ve bu sistemlerin çıktılarını düzenli olarak irdelemektedir. Ülkemizin de dahil olduğu PISA değerlendirmesi arzu ettiğimiz bir başarı sıralamasına henüz ulaşamadığımızın en popüler göstergelerden biridir.
Öyleyse sorun nerede ve nasıl çözülür!
Bu iki soru eğitimle iç içe olan hemen herkesi ilgilendiren öncelik alanlarından. PISA değerlendirmelerini medyada yer bulması ve kamuoyunda aşina hale gelmesi nedeniyle önemsiyorum, çünkü oldukça titiz bir araştırma olarak gerekli önemin verildiği çok uluslu ve çok değişkenli bir analiz yöntemini kullanıyor. Son yıllarda eğitim sistemleri konuşulurken pek çok yayın organında “Fin Mucizesi” kavramını sıklıkla duymaya başladık. Finlandiya’nın kendine özgü yöntemleriyle 21. Yüzyılın öğrenme beklentilerini karşıladığı ve bir sistem bütünlüğü içinde uluslararası düzlemde hatırı sayılır bir başarıya imza attığı bilinmektedir. Ancak özellikle son iki PISA değerlendirmesinde “Asya Kaplanlarının” yani Güney Kore, Hong Kong, Taiwan, Japonya gibi Uzak Doğu menşeili ülkelerin eğitimde küresel rekabet gücüne ulaştıklarını da unutmamalıyız. Kaplanların bu kükreyişinde esas olan temelde uzun yıllardır sürdürdükleri eğitim politikalarına ek olarak sistemlerini küresel rekabete uygun kılacak reformları gerçekleştirmiş olmalarıdır. Ancak burada bahsi geçen reformlar gelişi güzel yapılmamakta, aksine yukarıda bahsi geçen kurum ve kuruluşların eğitime dair yapmış oldukları tespitler birer veri seti olarak kabul edilip, olası reformları bu veriler üzerine inşaa edilmektedir.
Ülkemiz de bu verilerden yararlanmalı!